Ertuğrul Özkök: Türk halkı bu iki tuhaf kelimeyi 75 yıl sonra nasıl tersine çevirdi?

“`html

Kalabalık Yalnızlık: Modern Dünyanın Duygusal Çelişkisi

1993 yılında hafızama kazınmış bir melodi var.
“Foule Sentimental”
Alain Souchon tarafından seslendirilen bu eser, yayınlandığı yılın ardından geçen 30 yılı geride bırakarak geçen sene anıldı.
Şarkının Türkçesi “duygusal kalabalık” olarak çevriliyor ve bu parça sadece müzikal anlamda değil, derin sosyolojik içeriğiyle de beni fazlasıyla etkiledi.
Zira “kalabalık” ve “kitle” kavramları, sosyoloji eğitimim süresince daima ilgimi çekti.
Bu yüzden, Türk Dil Kurumu’nun web sitesinde “kalabalık yalnızlık” terimi ile karşılaştığımda şaşkınlık yaşadım.
Hatta hayret içinde kaldım. Nedenini aktaracağım.

Bir Milyon Türk Vatandaşı Bu Kavramı Nasıl Buldu?

Türk Dil Kurumu’nun site üzerindeki açıklaması şöyle:
“2023 yılı için yapılan anket sonucunda ‘kalabalık yalnızlık’ kelimesi, 1 milyon katılımcı tarafından yılın kelimesi olarak seçilmiştir.”
Ankara Üniversitesi İletişim Araştırmaları ve Uygulama Merkezi (İLAUM) ile birlikte, uzman bir ekip çeşitli terimler belirlemiş ve bu terimler halk oylamasına sunulmuş.
Kurulun oylamada ön plana çıkan diğer kelimeleri ise şu şekilde:
‘Merhamet’, ‘yabancılaşma’, ‘algoritma’, ‘yozlaşma’, ‘yapay zekâ’ ve ‘dijital yorgunluk’.

Kalabalık Yalnızlık Konusu

Bu Kavramın Oluşumu Anlam Dolu Bir Soru İşareti

Hepsi de karmaşık anlamlar taşıyan kelimeler.
Ancak sonrasında kullanılan metodolojiyi tam olarak kavrayamadım.
Kurulun açıklamalığı pek net değil.
Kurul, 2024 yılında yapılan araştırmalarda insanların kalabalık ortamlarında yalnız hissetme durumunun arttığını ifade ediyor.
“Dolayısıyla, birbiriyle zıt görünen iki kavram olan ‘yalnızlık’ ve ‘kalabalık’, dijital teknolojilerin yaygınlaşması ile daha fazla bir araya geliyor” ifadeleri kullanılıyor.

Kalabalık Ortamda Yalnız Olmak

Açıklamada, “Çevresini kuşatan insan sayısının fazla olması, kişinin yalnızlık hissetmediği anlamına gelmez.” vurgusu yapılıyor.
“Aynı evde aile üyeleri bulunmasına rağmen insanlar hala yalnızlık hissi yaşayabilir” belirtiliyor.
Anlamadığım husus, bu araştırmalardan yola çıkarak “kalabalık yalnızlık” kavramının ortaya çıkışı.
Kurul tarafından mı türetilmiş yoksa bu 1 milyon kişinin oy kullandığı bir kavram mı?

Oxford Sözlüğü 170 Yıllık Bir Kavram Buldu

Her yıl çeşitli ülkelerde yapılan anketlerle yılın ruhunu yansıtan kelimeler belirleniyor.
Bu kelimelerin seçimi, sosyal ve kültürel eğilimlerin bir yansıması olarak algılanıyor.
Örneğin, ünlü Oxford Sözlüğü bu yılın kelimesi olarak “beyin çürümesini” (“brain rot”) seçti.
Bu terim, 170 yıllık bir geçmişe sahip ve günümüzde yeni bir anlam kazanmış durumda.
Bu kavram, “Özellikle önemsiz veya zorlayıcı olmadığı düşünülen içeriklerin aşırı tüketimi sonucu zihinsel bozulma” durumunu ifade ediyor.
Cambridge Sözlüğü tarafından seçilen kelime ise ‘manifest’ oldu.
Cambridge Sözlüğü Yayın Müdürü Wendalyn Nichols, bu kelimenin 2024 yılı içerisinde 130 binden fazla arama aldığını belirtiyor; bunun nedeninin, Netflix’te popüler olan bir dizi olduğunu tahmin edebiliyorum.

Popüler Kelimeler

Kalabalık Yalnızlık Teriminin Tarihçesi

Ancak “kalabalık yalnızlık” kavramı, bu üç terim içinde en çok dikkatimi çekti.
Çünkü bu terim aslında oldukça köklü bir geçmişe sahip.
Yalnızca altı gün sonra 75. yılını kutlayacak.
Dünya, bu terimle ilk kez 1950 yılında tanışmıştı.
Amerikalı bir akademisyen tarafından kaleme alınan bir kitabın ismi olarak ortaya çıkmıştı.
Fakat bu durumda Türk halkının bulduğu tanım, “yalnız kalabalık” şeklindeydi.

Kitabın Adını Yayıncı Belirledi

David Riesman adlı akademisyenin, iki arkadaşının desteğiyle Yale Üniversitesi fonlarıyla yaptığı kapsamlı bir araştırmanın sonucu kitabın ismini belirlemişti.
Kitabın İngilizce ismi ise “The Lonely Crowd…” şeklindeydi.
Bu başlığı ilk kez 1965’te SBF Basın Yayın Yüksekokulu’nda okuduğumu hatırlıyorum.
1970’te Paris’te doktora çalışmalarımda bu kitabın önemi vurgulandı.
Bu kavramı Türkiye’de ilk kez 1985 yılında yayımlanan “Kitlelerin Çözülüşü” isimli eserimde kullandım.
Kavramın arka planı oldukça ilginç.
Aslında Riesman ve arkadaşlarının araştırmasında türetilmiş bir kavram değildi.
Kavram, kitabı yayınlayan yayıncı tarafından seçilmişti ve Riesman bu ismi asla istememişti; ancak yayımcı ısrar etti ve kitabın adı bu oldu.
İşte bu başlık, araştırmanın toplumda kazandığı popülaritede büyük rol oynadı.

David Riesman

İletişim Araçları ve Yalnız İnsan

Riesman, insanların çağlar boyunca sosyal durumlarının gelişimini inceliyordu.
İnsanlar başlangıçta davranış biçimlerini gelenekler aracılığıyla öğrenir.
Reform ve Rönesans döneminde ise gelenekler bireyin öğrenimsel ihtiyaçlarını yeterince karşılamaz.
Artık aile, din ve eğitim gibi unsurlar devreye girer.
Son aşamada ise kitle iletişim araçları insan karakterinin oluşumunda önemli rol oynamaya başlar.
Birey, medya karşısında yalnızdır.

İletişim Araçları

Riesman Son Dönem Sosyal Medyayı Göremedi

Riesman, 2002 yılında yaşamını yitirdi.
Dijital devrime tanıklık etti, fakat göremediği bir değişim vardı:
Sosyal medya.
Onun ölümünden sonra ortaya çıkan 20 yıl içinde sosyal medya gibi yeni bir kavram ve olgu meydana geldi.
Bu dönemin yalnızlık durumu, geçmişteki kitle iletişim çağındaki yalnızlıktan oldukça farklı.

Sosyal Medya

Artık Yalnız Kalabalık Değil, Kalabalık Yalnızlar Var

Yayıncıların öngörüsü doğruydu.
Riesman belki de farkında olmadan, tam anlamıyla bir “yalnız kalabalık” kavramını ele alıyordu.
Kitle iletişim araçlarının yaydığı homojen mesajlar karşısında yalnız kalan bireylerden oluşan bir kalabalığı anlatıyordu.
Oysa bugünün kalabalığı ve yalnızlık durumu oldukça farklı.
Artık insanların hedefi, birçok farklı ve özelleştirilmiş mesajlar.
Bireyler, algoritmaların şekillendirdiği bir hayat yaşıyor.
Türk Dil Kurumu’nun ortaya koyduğu bu kavram, bu açıdan oldukça yerinde.
Artık karşımızda yalnız kalabalıklar yok, kalabalık yalnızlar var.

Şarkının Yazıldığı Dönem

Alain Souchon, “Foule Sentimental” şarkısını yazarken dijital devrim henüz başlamamıştı.
Akıllı telefonlar ortada yoktu.
Ancak şarkıcının hissettikleri, o dönemde “yeni bir kalabalığın” ortaya çıktığını ve bu kalabalığın duygusal bir varlık olarak davrandığını yansıtıyordu.
Kalabalık yalnızlar, yalnız kalabalıklardan daha etkileyici bir duygusal yapıya sahip.
Ancak bu durum, iyi bir şey olarak değerlendirilebilir mi?
Duygusallıkla kitlesellik arasında oldukça ince bir çizgi mevcut.
21. yüzyılın en büyük trajedilerinden biri de bu noktada başlıyor.

Duygusal Kalabalık

Popülist Liderler ve Kalabalık Yalnızlar

Günümüzde popülist hareketler ve demokrasilere zarar veren gelişmeler, işte bu kalabalık yalnızların duygusal halleri üzerinden güç kazanıyor.
Zira bu yalnızlık, “küçük adam” imajını, bir hayali elit sınıfla düşmanlık haline getiren bir güç oluşturuyor.
Kendini “yalnız kalabalığın” dışındaki sıradan insandan çok daha etkili hisseden “büyük adam” kavramı ortaya çıkıyor.
20. yüzyılda bu simyacı, yalnız kalabalığın aciz insanlarına seslenen diktatörlerdi.
Günümüzdeki simyacı ise “Dinle büyük adam” diyen ve başarısızlığı toplu bir başkaldırıya dönüştüren popülist liderler olarak beliriyor.
Kalabalık yalnızlar, bu duygusal durumlarıyla 21. yüzyılda demokrasileri tehdit eden bir kuvvet haline geliyor.

İyi Niyet Taşları ile Cehennemin Yolu

Türk Dil Kurumu’nun bu yıl için belirlediği kavramı okuduğumda, işte bu yüzden büyük bir şaşkınlık yaşadım.
Sanki görünmez bir zeka, David Riesman’ın eserinin kapağına rastgele yerleştirilen bu kavramı, muazzam bir simya ile güncel dünya gerçekliğine dönüştürdü.
Belli ki çağdaş, sıkıcı ve teorik gibi görünen bir kavram, Foule Sentimental şarkısını dinlerken oldukça ilgi çekici hale geliyor.
Kalabalık yalnızlık…

Kalabalık Yalnızlık

Kalabalık Yalnız Gerçekten Güçlüyü Temsil Mi?

İlk izlenim, hüzünlü bir insanlık halini anlatıyor gibi görünüyor.
Ancak bu yalnız insan, kalabalik yalnızlık duygusunda, kendini oldukça güçlü hisseden bir varlık.
Elinde güçlü bir simgesel silah ile kendini ortaya koymaya inanan bir kişilik taşıyor.
Sosyal medya sayesinde bu kişi, adeta bir Marvel kahramanı haline geldi.
Bu yüzden, 20. yüzyılın yalnız kalabalığındaki insan, ne kadar zavallı ve hüzünlü bir durumda idiyse, 21. yüzyılın kalabalık yanlısı kendini bir süper kahraman gibi hissediyor.
Bu durum onu daha tehditkar kılıyor.
Kalabalık yalnızlar, demokrasileri belirsizlikle saran tehlikeli varlıklar olarak karşımıza çıkıyor.

David Riesman’ın Trajik Kehaneti

David Riesman, insanlık bu evriminin 1950’li yıllardaki trajik öngörüsüyle şöyle dile getiriyordu:
“İnsanlar eşit yaratılır, fakat birbirlerine benzemeye çalıştıkça sosyal özgürlüklerini ve bireysel özerkliklerini kaybederler.”
Kalabalık içindeki yalnız insanın trajedisi bu işte.
Birbirine benzemek; popülist liderlerin en sevdikleri figür.
Onlar bu şekilde, tek kişilik iktidar yapılarının inşasına katkı sağlamaktadır.


Sorgu: Bir Kız Çocuğu Neden Babasını Öldürmek İster?

Sorgu İlgili Görsel

“`

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir